28 Ocak 2009 Çarşamba

meyvali su

ya.. o kadar soylendim ettim Zamaninda ama, bu itirafi yapmanin vakti geldi sanirim.. bikac haftadir deli gibi meyvali su icer oldum.. her gittigimde en aZ iki sise (ki siseler de buyuk, 1,5 litre) meyvali su aliyorum marketten.. keZa, okulun otomatindan bile portakalli su aldim gecen.. alismak mi bilmiyorum ama saka maka sever oldum cok.. en cok framboaZli ve greyfurtlu suyu sevdigime karar verdim.. son defasinda yanlislikla papatyali su almisim mesela, o bile fena gelmedi.. allahim noluyo bana boyle..

roportaj

dikkat, bu bir otomatik gibi bi biseydir..

roportaj yaptilar benle, yine yeni yeniden..

24 Ocak 2009 Cumartesi

yok artik!

nasi yani, bir blog daha mi?!

20 Ocak 2009 Salı

kutu kutu pense

korkarim babam hakliydi.. yakin gelecekte sahane bi cov ev sahibi olacak gibi gorunuyorum. ama su seylerden, pislik veya daginiklik anlaminda degil de (tamam onlarin da varligini inkar etmiyorum ama konu bu degil-simdilik) minimum 20 kedili ve iviir Ziviir ne varsa bulunan, psikolojik rahatsiZlik kaynakli cov evlerden bahsediyorum. 
dun peter'larla bi tane de eskici dukkanina gitmistik. gittigimiZ dukkan tas catlasin 4-5 metre karelik minnacik bi odadan ibaret. ama meger tasinmismis, eskinden kocaman odalarda olusan ve agZina kadar cer cople dolu (ki kendilerini o haliyle gorememis olmama anlatirken bile icim gidiyo) boyle cennetin yeryuZu versiyonu gibi bi yermis. velhasil, gittim bi tane onceki hayatinda ne ise yaradigi hakkinda en ufak fikrimin olmadigi -ve o noktada buna en ufak kafa yormadigim- minik seramik saksi gibi bisey buldum aldim hemen. neden? hic. belki bi gun gerekir. hatta belki bi gun gerekir de degil, daha fena. bi gun mutlaka gerekir. 
ama asil bardagi tasiran (mesela) son damla bu aksam oldu. buZ patenine gidemedik bari aksam cayhane denen bi yer var oraya gidelim plani dahilinde gittik iste cayhaneye. cikarken kasada hesap oduyoruZ, ama o da nesi! her yer minik teneke kutularla dolu. ustelik icleri hal-i haZirda bosaltilmis. buyuk bir sevincle aldim bi tane. kasadaki adam bi afalladi ama, ama ici bos bunun dedi. cok boZuldum ona. iste simdi dusununce farkediyorum gercekten obsesif olmaya basladigimi. sirf kutusu icin aldigim sacma sapan seyler birikiyo goZumun onunde filan. hayir isin kotusu pisman da degilim, yine olsun yine yaparim. ama bu isin sonucu nereye varacak onu kestiremiyorum pek.. minik saksilarla dolu teneke kutulardan olusan bi ev.. bilemiyorum.. hic bilemiyorum.

ipin ucu

dedim ya, kopunca gidiyo iste.. ama yavas yavas toparlaniyo gibiyim.. turkiye'den dondugumden beri bi salaklik vardi ustumde, sanirim her seyin suclusu o.. neyse..
bugun peter ve monika'yla komsu kasabalardan birindeki donmus bi gole buZ pateni yapmaya gidecektik, erimis ama buZlar karlar hep.. aslinda ilginc cok. hatirlamiyorum amerikan filmlerinde de gormus muydum ama bi tane bi rus animasyonunda gordugumu cok net hatirliyorum. buZ pateni isi aile eglencesi bu taraflarda. herkesin evinde mutlaka bi cift pateni var filan, kar mi yagdi buZ mu tuttu hop haydi buZ patenine.. sevimli tabi. ha ama garip olan gecen gune kadar hic kar topu oynayan kardan adam yapan ne bileyim karli aktivitelerden herhangi biriyle ugrasan kimse -cocuk dahil- gormemistim. gecen gun de petra hanim baskanligindaki birkac kisi bana bir cift eldiven temin edip kardan adam yapmayi teklif ettiler. ciktik okulun arka bahcesine, daldik kar yigininin icine. lakin ne bicim biseyse, kurumus mu artik nolmus boyle toZ toZdu karlar.. hicbisey yapamadik, ayaklarimin islndigiyla kaldim. guya dev gibi ciZmelerim var ama tis.. imaj hicbir sey, su gecirmeZ ayakkabi her sey. eve donus yolunda basparmaklarimin soguktan kopacaklarindan korktum resmen. acaba diyorum corabin ustune birer tane billa torbasi giyip oyle mi kullansam bundan sonra o ciZmeleri..

hah asil dun postaneyi gordum sonunda, Zlin posta. cok acayipmis vallahi. bankalardaki sira alma sistemi gibi, sadece cok daha katastrofigi (evet kelime uyduruyorum, ne var). oncelikle, basilabilecek cok faZla tus var. nasolsa anlamayacagimi bildigim icin cok vakit kaybetmedim yaZanlarla ama coklar iste, nerden baksan bi 10 secenek filan var. hadi diyelim bi sekilde dogru secenegi buldun, aldin sira numarasini ama o da ne. numaralari gosteren tabeladaki numaralar tamamen alakasiZ, hem birbirlerinden hem de seninkinden. o tabelaya bi sure baktiktan sonra islerin iyice rayindan ciktigina -ya da hicbir Zaman rayinda olmamis olduguna- tanik oluyo insan. isin fenasi o ilk islem secme kismindaki islemlerin coklugundan da kaynaklanmiyo bu. hicbir mantik kaygisi olmadan akiyo oyle numaralar. cok acayip hakikaten. seneler once gorkem bey'in barbaros akbank subesi hakkinda soyledikleri geldi aklima ama sanmiyorum o bu kadar kaotik olsun. bilemedim vallahi.

13 Ocak 2009 Salı

back on track?

simdi soyle bisey var. gemeinschaft icin set yapimina baslama surecinde de boyle olmustu.. o Zamanlar "tamam baslicam ama once butun oyunlari oynamam laZim" olan ruh hali bu sefer "tamam ama once cekilmis cekilecek (eh) tum diZileri iZlemem gerekiyo" seklinde nuksediyo.. bi noktadan sonra kendime geliyorum pek tabii ki ama su anda, o bi noktaya gelene kadar gecirecek Zamanim yok sanki.. bi yandan peter bey'e de ayip oluyo..

ha bu arada tabii ki iZmir guncesi filan olmadi.. bi de ipin ucu kacinca da gidiyo bende, sanki o andan bahsetmedim diye bu andan da bahsedemeyecekmisim gibi filan.. oysa ki atolyeden bahsetmeyi, fotograflarini koymayi filan cok istiyodum.. neyse artik, onumuZdeki maclara bakacagiZ..